Hissettiklerim v3

  https://www.youtube.com/watch?v=w5mTAhIXCqw&ab_channel=AprilRain-Topic

 Müziğin önemi yazımı okuduysanız bundan sonra yazacağım tüm yazılarımı belirttiğim şarkıları dinleyerek okumanızı tavsiye ediyorum. Çünkü bu sayede hangi ruh haliyle yazdığımı anlarsınız.

 Sürekli aynı gereksiz şeyleri yaşayıp duruyorum. Ailemin yaşadığı hayat, yaşam biçimleri, hayata bakış açıları... Çok farklı insanlarız. Ve bu durumda onları sevemiyorum. Sevmek için elbette aynı fikirlerin olmasına gerek yok. Ancak ortada benim fikirlerime karşı aşağılayıcı bir tutum var. Ve ben fikirlerimi öz eleştiriyle çok defa sorguladım. Yetmedi objektif düşünebildiğine inandığım arkadaşlarımla konuştum. Elbette benim fikirlerimin bir kısmına katılmadılar ama en azından beni aşağılayarak "Sen ne bileceksin? Yaşına bak!" tarzı cümleler kurmadılar. Kaldı ki ailemin fikirlerine objektif olarak baktığım zaman o kadar muhafazakâr ve eskimiş fikirlere sahipler ki...

  Benim "Aile bireylerimle geçinebilir miyim?" sorusuna cevap vermek için kullandığım etkili bir soru var: "Eğer bu insanlar benim akranım olsaydı ve sosyal hayatım içerisinde tanışsaydım; ilişkimiz ne düzeyde olurdu?". Bu sorunun cevabı: "Kesinlikle ilişkim sadece selam verip almak olurdu." tabii bir kişi hariç... Normalde karşılaşsam merhaba demek istemeyeceğim insanlarla sırf soydaş olduğum için neden onları sevmek zorunda olayım ki? Bu konuya girmek istememiştim aslında pek. Çünkü bu düşündüğüm şeyler birçok insanın tabularını zedeliyor. Bu konudan rastgele 10 insana bahsetsem, en az 7'si bana "Ama sonuçta onlar senin ailen" tarzında bir cevap verir. Bilmiyorum... Sorun benden kaynaklı olsaydı o bir kişiyi de sevmezdim herhalde...

 Ailemi sevmememin bir diğer nedeni ise yaşamak istediğim hayatı yaşayamıyor olmam. Şu anda yaşadığım hayat bana ait değil. Bazı zorunluluklar nedeniyle onların istediği hayatı yaşamak zorundayım. Ve yaşadığım hayat ile yaşamak istediğim hayat arasında dağlar kadar fark

 Kime ne anlatıyorum ki? Bugün yaşadıklarım, dün yaşadıklarım, yarın yaşayacaklarım... Artık nefretten de öte bir duygu... Tiksinti... Ve en acı veren şey ise aslında gerçek anlamda ailem diyebileceğim kimsenin olmaması. Kendimi bildim bileli yalnızım. En çok korktuğum şey ise hep yalnız kalmak... Sonsuza dek... Bu yalnızlık... Tam kurtuldum derken... Daha da dibe batıyorum, battıktan sonra bedenim dipte kalsa da ruhum semaya ulaşacak. Bunları yaşadığım için üzülüyor muyum? Sanmam. Sadece sıkılıyorum ve bunalıyorum. Mutluluktan uzak kalıyorum. Belki biraz mutsuzlukla haşır neşir oluyorum. Ama üzülmüyorum. Aslında üzülüyorum, ama eksikliğini hissettiğim şeyler için üzülüyorum. Ancak bu eksiklikleri gidermek benim elimde olan bir şey değil. Sadece benim gayretimle olacak bir şey de değil. Eksikliği gidermek benim için bir artı olsa bile başka birisi için eksi olabilir. Sırf ben böyle istiyorum ya da ben mutlu olacağım diye başka birinin mutluluğuna dokunmak bencillikten öte bir şey değil. Kaldı ki başka birinin mutlu olması bile bazen insana yetebiliyor. Benden uzakta da olsa en azından benim gibi zorluklar çekmiş, hatta benden daha da çok şeye katlanmış birisinin sonunda başardığını görmek... Bunu gördüğünüz zaman sırf onun bu galibiyetini zedelememek adına kendinizi otomatikman ikinci plana atıyorsunuz. Elbette bunlar da bitecek ve ben bunun gayet farkındayım. Ancak asıl problem şu: bu problemler yüzünden zamanım belirli bir oranda boşa gidiyor, istediğim hayattan uzakta kalıyorum, mutluluğa erişimim olmuyor ve hayat sıkıcı bir hal almaya başlıyor. Ama sonuçta çok daha sağlam bir psikolojiye, daha çok deneyime, daha çok sabra, daha çok toleransa, daha çok anlayışa vs. sahip olacağım. Bu bir nevi sınava çalışmak gibi. Siz üniversite sınavına çalışırken test çözmekten haz etmezsiniz, dersleri dinlemek istemezsiniz. Ancak bu sıkıntıya katlanıp çalıştığınız zaman sonuçta güzel bir üniversiteye gitme ihtimaliniz artar. Bu da aynı mantıkta işleyen bir mekanizma işte.

 Tüm evrene, yıldızlara, doğaya baktığım zaman aslında hepimiz ne gereksiz şeylerle uğraşıyoruz. Evrenin yaşı yaklaşık 14.500.000.000 yıl kadar. Ve benim muhtemelen sahip olacağım 60 yılım var. Çok gereksiz detaylarla uğraşıyorum. Hem de çok!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ufak bir durum güncellemesi

13.03.2024 Genel durum değerlendirmesi ve güncelleme

Ütopya