Müziğin önemi
!!!EĞER BU YAZIYI OKUYACAKSANIZ LİNKLERDEKİ ŞARKILARI AÇIP OKUMANIZ ÖNEMLE RİCA OLUNUR!!!
https://www.youtube.com/watch?v=QBK6xymmKHM&ab_channel=CoreyTaylor
Bu yüzyılda yaşadığım için kendimi şanslı hissediyorum. Biliyorum gelecekte insanlık olarak çok daha gelişmiş bir teknolojiye sahip olacağız. Çok değil, bundan 100 yıl geriye gittiğimiz zaman bile insanların şimdiye oranla çok nadir şarkı dinlediklerini göreceksiniz. Sadece canlı müzik... Şimdi ise dinlemek istediğimiz şarkının adını yazmamız yeterli. Hatta bir platform üzerinde yeteri kadar şarkı dinledikten sonra adını aratmanıza bile gerek kalmıyor. Sizin müzik zevkinize göre yeni şarkıları sizlere sunuyor.
Şu anda tam hatırlamadığım bir yerde şöyle bir şey okumuştum: düz mantıkla; insanlardan üzgün olduklarında eğlenceli, hareketli şarkılar dinlemesini bekleriz. Ancak insanlar bunun aksine üzgün olduklarında hüzünlü, karamsar şarkıları dinlemek ister. Bunun sebebini biraz düşünürseniz anlayabilirsiniz. Hemen açıklayayım: aslında hüzünlü şarkıları dinlediğimizde bu şarkının bizi anladığını hissederiz. Bizim yaşadığımız problemi anlıyor ve bize yalnız olmadığımızı anlatıyor. Bizler de mutsuz olduğumuzda, kimseyle konuşamayacak kadar üzgün ve yalnız olduğumuzda, hüzünlü şarkılarla bu yalnızlığımızı dindirmeye çalışırız. Bunu yazan kişiye kesinlikle katılıyorum. Gayet mantıklı ve birinci elden deneyimleyerek doğruluğunu gördüm.
https://www.youtube.com/watch?v=QaqsOUQoqDw
Şimdi biraz da müziğin bizleri ve yaşadıklarımızı nasıl etkilediğinden bahsetmek istiyorum. Bunu örneklendirerek açıklamak daha kolay olacak. Hoş bir mekâna gittiğinizi düşünün. Mekandan içeri girdiğinizde F. Chopin'in bir eseri çalmakta. Hemen o anda duygu durumunuz, davranış şekilleriniz, hissettiğiniz şeyler, girdiğiniz mekânla alakalı düşünceleriniz şekillenir. Müzik bu yönüyle çok etkilidir. Nasıl etkileneceği yönünde bir betimleme yapmak istiyorum: henüz yeni tanıştığım bir kız arkadaşım var. Arkadaşımın ismi Mehtap. Mehtap ile bir gün buluşmak üzere konuştuk ve kararlaştırdık. İkimiz de birbirimize karşı nasıl bir tutum sergileyeceğimiz konusunda emin değiliz. İlişkimiz arkadaşlıktan öte de gidebilir, arkadaşlık olarak da kalabilir. Buluşacağımız gün geldiğinde akşam saat 8'de Mehtap'ı almak için evine gidiyorum. Kasvetli bir eylül akşamı. Havada ılık ve hafif esen bir rüzgar var. Bulutsuz bir gökyüzünde dolunay ihtişamlı bir şekilde tepede duruyor. İkimiz de pek bir beklenti olmaksızın sadece beraber keyifli bir akşam geçirmeyi hedefliyoruz. Mehtap'la sakin bir mekâna girdik. Gayet sade ve hoş bir tasarım karşıladı bizi, fonda "https://www.youtube.com/watch?v=BM-G_g-6QI8&list=PLf91c6eWuqjG1pOlPDrGHfapZ1LcgbUdg&index=1&ab_channel=LaMheo" bu şarkılar dönüp durdu. Otururken kırmızı şarap içmeye karar verdik. Her bir yudumda kendimizi daha rahat ve özgüvenli hissediyorduk. Mehtap'la konuşurken ellerime dokunmak istediğini söyledi. Ben ise bir alt anlam aramaksızın izin verdim. Daha sonra ellerini yavaşça ellerimin üzerinde gezdirmeye başladı. O kadar güzel hissettiriyordu ki... Şarkının ve şarabın verdiği huzura bir de Mehtap'ın dokunuşunun rahatlatmasını eklediğiniz zaman cennette olup olmadığınızı sorguluyorsunuz. İkimiz de şarkının ritmine uyduk ve o huzuru iliklerimize kadar hissettik. Daha sonra Mehtap yerinden kalkıp yanıma geldi. Birbirimizin ellerini okşuyorduk. Bir yandan da şaraplarımızı yudumlayarak daha da kayboluyorduk bu güzel dakikalarda. Mehtap bu sırada iyice sarhoş olmaya başladı. Ben onun aksine biraz daha ayıktım ancak tek başına bu huzur insanı sarhoş etmeye yetiyordu. Mehtapla birbirimize iyice yaklaştık. Ben ona sarıldım, o bana sarıldı. Daha sonra Mehtap içini dökmeye başladı. Yalnızlığından, her ne kadar az süredir tanışıyor olsak da yanında olacak birisine duyduğu ihtiyaçtan bahsetti. Uzun zamandır yalnız ve kimsesiz olmanın ne demek olduğunu çok iyi bildiğimden ve benim de ona aynı şekilde ihtiyacım olduğundan bahsettim. Biz bu konuşmayı yaparken "https://www.youtube.com/watch?v=ZEcqHA7dbwM&ab_channel=FrankSinatra-Topic" şarkısı çalmaya başladı. Mehtap'la birbirimize hala sarılmaya devam ediyorduk. Konuşurken saçlarıyla yavaş yavaş oynuyordum. Tek bir telin bile zarar görmesini istemeden... O an sarhoşluğun da verdiği etkiyle Mehtap'a şarkıdaki "Fly me to the moon" kısmından bahsettim, o da bana "Benimle Ay'a kadar uçar mısın?" dedi. Ben de gülümseyerek ve sanki tüm kötü günlerin geride kaldığını hissetmişçesine "Evet!" dedim. Daha sonra Mehtap'la sarılmayı sürdürürken dudaklarım istemsizce onun boynuna doğru kaymaya başladı. Bir müddet küçük öpücüklerden sonra Mehtap lavaboya gitmesi gerektiğini söyledi. Ancak tek başına yürüyemeyecek kadar sarhoştu. Ben onun koluna girdim ve ona lavaboya kadar eşlik ettim. Lavabodan çıktıktan sonra kısa bir süre daha oturduk ve oradan kalktık. Mehtap ile bilmediğimiz sokaklar arasında dönüp duruyorduk. Ellerimiz bir, oradan oraya... Ara sıra durup birbirimize sarılıyorduk. Sıkıca, çok sıkıca... Mehtap eve gitmek istedi, ben de ona eşlik etmek... Evinin önüne geldiğimizde beni içeri davet etti, nazikçe kabul ettim ve eve girdik. Biraz ayılmaya başlamıştık. Neticede sokaklarda da yürümüştük, haliyle çok vakit geçti. Mehtap dolaptan bir şişe viski aldı ve yanıma geldi. O sırada bu güzel anıya eşlik etmesi açısından bir şarkı açtım (https://www.youtube.com/watch?v=wRnkFeywfBE&ab_channel=FoyVance). Daha sonra viskilerimizi yudumlamaya başladık. Evdeki ışıklandırma çok hoştu, loş mor ışık... Bu ışıkta detaylar fazla belirgin değildi. Oturup konuşurken birbirimize yaklaştık ve sarıldık. Daha sonra şarkının temposu kadar yavaş bir şekilde kafalarımızı geri çektik. Yanaklarımız birbirine temas ediyordu hala. Daha sonra kafalarımızı yavaş bir şekilde birbirimize doğru çevirmeye başladık. Artık dudaklarım onun dudakları ve yanağı arasında bir yerdeydi. Ve dudaklarım dudaklarına temas etti. O anı tarif bile edemem, dudaklarının tadı o kadar güzeldi ki daha sonra hiçbir şeyden o lezzeti alamadım. Önce yavaş bir şekilde birbirimizi öpmeye başladık. Daha sonra ise tutkulu bir öpücük...
Şimdi gelelim ben neden bunu size anlattım. Eğer linklerdeki şarkılarla beraber dinlediyseniz hikayenin sizdeki etkisi şarkısız dinleyen birine göre daha efektiftir. Ayrıca bu hikayenin sizin başınızdan geçtiğini düşünün. Girdiğimiz mekânda eğer bu tarz bir şarkı yerine daha hareketli bir şarkı çalsaydı belki günün sonunda iki arkadaş gibi evlerimize gidecektik. Bu yüzden her türlü olayda müzik seçiminin çok yerinde ve sabit olmasına dikkat ederim. Ayrıca ilişki yaşadığım birisiyle internet üzerinde konuşmaktan kaçınırım. Çünkü benim o anda dinlediğim şarkı beni herhangi bir ruh haline sokabilir. Eğer karşımdaki kişi bu tarz bir şarkı dinlemiyorsa ve bambaşka bir ruh haline sokabilecek bir şarkı dinliyorsa... Bir taraf blues dinlerken diğer taraf pop dinliyorsa iki taraf farklı ruh hallerine bürünür. Bu yüzden elimden geldiğince internette konuşmaktan kaçınırım. Eğer konuşacaksak aynı şarkıyı dinlemesi için karşı tarafa bir ricada bulunurum.
Müziğin bu denli önemli olmasını filmlerde, oyunlarda vs. çok net bir şekilde görebilirsiniz. Mesela "Yıldızlararası" filmini bir hatırlayın. Zimmer böyle bir müzik yapmaktansa çok daha enerjik bir müzik seçseydi; mesela bir savaş müziği yapsaydı... Film bizde aynı etkiyi bırakmazdı. Müzik benim hayatımda önemli bir yere sahip. Her gün en az 3-4 saat şarkı dinlerim. "Müzik ruhun gıdasıdır." gibi bir klişeyle son vermek istiyorum yazıma. Hepinize iyi günler diliyorum!
Yorumlar
Yorum Gönder