Farkındalık V2

 Selamlar, umarım iyisinizdir. Konuya geçiyorum direkt, bugün "midsommar" adlı bir film izledim. Filmin konusuna vs. değinmeyeceğim ancak bu filmi izlediğim sırada tüm bu farkındalığı fark ettim.
 Aslında filmden bahsetmeyecektim fakat yazacaklarımı daha iyi anlamanız adına bunu gerekli gördüm. Şimdi filmin şu noktalarını anlatacağım: Birkaç arkadaş gezmek için İsveç'e gidiyor. Bu arkadaşlardan birisi İsveç'li ve yerel bir köye mensup. Yazı selamlamak adına bu yerel halk (aslında bir nevi tarikat) ritüeller düzenliyor. Bu ritüeller sırasında bir takım olaylar yaşanıyor ve film bunu konu alıyor. Beni etkileyen nokta şuydu: Filmde bahsedilen tarikat yaşantısı ve bazı ritüeller. Örneğin: Bir iş mi yapılacak, herkes; hep beraber yapıyor. Bu hep beraber bir şeyler yapma beni etkileyen kısımdı. Biraz daha detaylandırmak istiyorum. Örneğin: Bir kadın ve erkek üreme amaçlı cinsel ilişkiye girecekler, bu ilişki sırasında kadının yanında bir sürü kadın var ve bu diğer kadınlar halihazırda ilişki yaşayan kadına destek olmak adına orgazm sesleri çıkarıyorlar. Bir diğer örnek şu: Bir kadın kötü bir olay yaşıyor ve haykırarak ağlamaya başlıyor. Bunu duyan diğer kadınlar onun yanına geliyor ve haykıran kadınla aynı ritimde haykırmaya ve ağlama sesleri çıkarmaya başlıyor.
 
 Bu anlattıklarımda olay temelli gitmeyelim lütfen. Benim anlatmak istediğim şey şu: Bu ufak (yaklaşık 100 nüfuslu) tarikat bir toplum değil de bir birey sanki. İnsanların bireysel özellikleri yok denecek kadar az, tek bir organizma gibi görünüyor. Metaforla anlatmak gerekirse şöyle anlatabilirim: Hücre organelleri insanlar, hücrenin kendisi tarikat. Biz dışardan bakınca tek hücreyi görüyoruz. İşte tıpkı bunun gibi.
 
 Şimdi ise daha da etkili bir farkındalıktan bahsedeceğim. Yukarıda yazdıklarımı filmdeki sahneleri izlerken aklımdan geçirmiştim sadece, ancak bunlar düşüncelerimdi. Peki ya hissettiklerim..? Bu sahneleri izlerken garip bir huzur ve mutluluk duydum. Bunun sebebini şuna bağlıyorum: İnsanlar yapısı gereği sosyal bir canlı, biz ise özellikle sanayi devriminden sonra çok büyük boyutlarda sosyal yapımızı değiştirdik. Hele ki internetin yaygınlaşmasından sonra bu durum iyice birey merkezci bir toplumsal yapıya dönüşmüş vaziyette. Ve henüz biz bu değişime adapte olabilmiş değiliz. Çünkü daha yolun çok başındayız. Ve bu beni içten içe huzursuz ediyor. İçgüdülerim gereğince bu birey merkezci toplumdan haz etmiyorum. Tıpkı filmdeki gibi tek bir organizma olmayı başarmış toplumlar bana daha cazip geliyor. Sanırım filmi izlediğim sırada yer yer empati kurdum ve bunun neticesinde "Eğer ki o toplumda yaşasaydım neler hissederdim?" sorusunu kendime sordum. Bunun cevabını yukarıda söyledim, garip bir huzur ve mutluluk...

 Bu da ufak bir farkındalıktı sevgili insanlar. Yakın zamanda sosyal yapı üzerine bir şeyler yazacağım. Beklemede kalın, esenlikler diliyorum hepinize. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ufak bir durum güncellemesi

13.03.2024 Genel durum değerlendirmesi ve güncelleme

Ütopya