Merhabalar, blogumda kendi düşüncelerimi, fikirlerimi, hayatımı, yer yer hayallerimi vs. paylaşacağım. Noktalama işaretlerinde zaman zaman hatalar yapabilirim çünkü yeterli bilgi sahibi değilim. Lakin kendimi geliştireceğim, iyi günler dilerim.
Yazmak istediğim konular
Bağlantıyı al
Facebook
X
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
İdeal devlet düzeni, ideolojiler üzerine, ötenazi üzerine, Hitler nerede yanlış yaptı, ütopya v2, filozofların toplumdaki yeri vr tehlikesi üzerine
Hayatımı boş geçirmek en son isteyeceğim şey. Hep şunu derdim: Ölmeden önce dönüp baktığımda "Vay be, güzel bir yaşam olmuş!" diyebilirsem dünyanın en mutlu insanı benimdir. Şu sıralar düzenli bir şekilde spor yapıyorum, dışarıda güzel vakit geçiriyorum, evde keza aynı şekilde güzel vakitler geçiriyorum. Sürekli bir şeyler yapıyorum ve düşünmeye pek fırsat bulamıyorum. Düşünmeye fırsat bulamayınca da hayattan aldığım zevk daha da artıyor (Aslında tam olarak böyle değil ama karmaşık bir konu olduğundan ayrıntıya girmek istemiyorum.). Şu aralar istediğim hayata yakın bir hayat yaşıyorum (maddi olarak değil manevi olarak) ve tamamen istediğim şekilde olması için çabalıyorum. Ama bu da biraz karmaşık olduğundan tam olarak başarılı mıyım bilmiyorum. Her neyse ufak bir durum güncellemesi yazayım dedim. Esenlikler...
Esenlikler diliyorum bu yazıyı okuyan herkese. Direkt konuya girmek istiyorum: Yaşadığım zorluğu aşmanın zorlukları... Şu sıralar yaşadığım zorluk: Yalnızlık. Peki bunu nasıl aşar bir insan? Yeni insanlar tanıyarak. Peki yeni insanları tanımanın zorluğu nedir? Muhtemelen akla gelen ilk cevap sosyal anksiyete vesairedir. Ancak bu değil. Öyle bir zorluk ki bunu aşmak... Tanışmak isteyeceğiniz insanın olmaması. Düşünün ki yalnızsınız ve sosyalleşmeye ihtiyaç duyuyorsunuz. Ancak size uygun olacak insanlar çok ama çok az sayıda. Bu konuya ufaktan değinmemin sebebi bugün kulak misafiri olduğum bir konuşmadır. Bu insanlarla mı sosyalleşeceğim? Bu insanlarla bırak sosyalleşmeyi aynı ortamda bulunmaya dahi tahammül edemedim. Bu yüzdendir ki şu anda başka bir yerde oturuyorum. Cidden çok "tiksinç" insanlar var. Yani herkes yapmak istediği şeyde (hak ihlali yoksa) özgür. İsteyen istediğini yapsın da, ama benim için bazı insanlar "tiksinç". Ve maalesef bu insanlar hiç de azım...
Tabakları toparlayan Mert'e yardım etmek için oturduğum kamp sandalyesinden kalktım ve karavandaki masaya doğru ilerledim. Bulaşıkları yıkamaya başladık. Sonrasında ben yiyecek bir şeyler hazırlamaya başladım, Mert ise çayı hazırladı. Yiyecekleri ve çayı alıp kamp sandalyelerimize oturduk. Bulaşıkları yıkarken vakit ilerlemiş ve hava kararmıştı. Bu yüzden de ateş yakmaya karar verdik. Hazır ateşimizi yakmışken ve çayımızı yudumlarken sohbet etmemek olmaz. Uzun zamandır kimseye anlatmadığım, her düşündüğümde heyecanlandığım bir anım geldi aklıma. Ama hala kararsızdım anlatmak konusunda. Mert ile konuşurken aradan geçen yılların ardından artık benden başka birisi de bilmeli bunları diye düşümdüm ve başladım anlatmaya. Yanlış hatırlamıyorsam bundan yaklaşık 15 sene önce denizciliğe merak salmıştım. Ve bu tutku giderek daha da büyümeye başladı. Artık yapılmamış şeyler yaparak adımı denizcilik tarihine yazdırmak istiyordum. Önceleri bayağı bir düşündüm acaba ne yapabilirim diye. ...
Yorumlar
Yorum Gönder