Adalet Ağaoğlu Tombala Oyunu, Alternatif Metin
Esenlikler; umarım hayatınızda her şey güzel gidiyordur. Benim bu aralar her şey ama her şey çok güzel. Her neyse bir ara yazarım hislerimin yeni versiyonunu. Şimdi sizlere edebiyat kitabımdaki bir etkinlikte yazdığım şeyleri okutacağım. Bu metinin işaretli kısmı kitapta verildi, kalan kısımın bizim tarafımızdan tamamlanması istendi. Hadi başlayalım.
Genel olarak bu şarkıdaki ruh halinde yazdım bunları: https://www.youtube.com/watch?v=SKBwFJ4hqec
TOMBALA
(Bir oda. Sağ dipte bir kapı. Mutfağa açılır. Geride dar, uzun bir pencere. Solda bir başka kapı.
Odanın bütün eşyası eski, yıpranmış. Pencerede yeşili solmuş bir perde. Altındaki dantel perde ise
bir zamanlar öğünülecek denli güzelmiş. Şimdi sararmış, yer yer dökülmüş.
Pencerenin solunda bir büfe. Üstünde irili ufaklı çerçeveler içinde kız, erkek genç kişilerin fotoğ-
rafları. Bebeklik fotoğrafları vb. Duvarlarda yine çeşitli yaşlarda aynı kişilerin fotoğrafları.
Büfenin önünde, sahnenin ortasına doğru oldukça geniş, on kişi alabilecek bir yemek masası.
Çevresinde kiminin bacağı, kiminin arkalığı kırılmış on kadar iskemle.
Pencereyle soldaki kapı arasında geniş bir divan. O da iyice yıpranmış.
Odanın orasına, burasına serptirilmiş koltuklar, sehpalar. Biri pencerenin önünde, diğeri sağda,
yerde, iki saksı. Büfenin üstünde ayrıca bir çalar saat.
Bu odanın, ilk bakıldığında kalabalıkça bir ailenin oturma-yemek odası olduğu anlaşılır. Burada
her şey, uzun yıllar kullanıldığını, şimdi ise bir yığın anı ortasında tozlanmaya bırakıldığını söyler.
Perde açıldığında geniş masanın bir ucunda çok yaşlı bir erkekle onun hemen yakınında çok yaş-
lı bir kadın oturmaktadır. Tombala oynamaya hazırlanmaktadırlar. Numara torbası erkeğin kuca-
ğında. Erkeğin gözünde gözlük, kadının kulağında bir işitme aracı vardır.)
YAŞLI KADIN: (Çocuksu, ince bir sesle konuşur) İkimiz mi oynayacağız?
YAŞLI ERKEK: (Sesi iyice kısıktır. Fakat hep bağırarak konuşur. Bu ses ancak “su içeceğim” dediği
zamanlar ufalır, kısılır) Ya ne yapacağız?
YAŞLI KADIN: İki kişiyle hiç tadı olmaz.
YAŞLI ERKEK: Oynamayı sen istedin!
YAŞLI KADIN: Hiç de ben istemedim! Sen istiyorsan oynayalım, dedim.
-Buradan itibaren benim yazdıklarım-
YAŞLI ERKEK: Ne güzel işte, fena mı oldu? Oyun oynayacağız. Hem iki kişiysek n'olmuş ki? Biz de iki kişilik tombala oynarız.
YAŞLI KADIN: Farkında mısın Salih? Şu yaptığımız şey... Kendimizi kandırmıyoruz da ne yapıyoruz? Baksana yapayalnız kaldık. Sen, ben, bu oda... Artık sadece biz kaldık. Eskiden ne de neşeliydi bu oda... Şimdi ise bir ceset kadar soğuk ve donuk. Biz kaldık Salih, ölmeyi bekleyen, yalnız cesetler kaldı.
YAŞLI ERKEK: (Ağlamaklı bir ses tonuyla) Ah Feride ahh... Ne olurdu sanki bu gerçeği görmezden gelseydik? Unutsak ya yalnızlığımızı. Eskisi gibi neşe dolu olsak ne olurdu ki? Ben görmüyor muyum sanıyorsun? (Ağlamaya başlar) Etrafına bir bak Feride! Bu oda, koltuklar, sehpalar, dantel perde, sen, ben... Nasıl da eskimişiz Feride...Görmüyor muyum bunları ben Feride? Görmüyor muyum? (Ağlaması şiddetlenir) Neden Feride neden? Herkesin birer birer bu odayı terk edişini hatırlamasak, mutluluğumuzu hatırlasak olmaz mı? Olanları düşünmesek, unutup gitsek olmaz mı Feride? Neden üzüyorsun beni, seni, bizi, bu odayı...
YAŞLI KADIN: (Gözlerinden yaşlar süzülür lakin yüzündeki ciddi ifadeyi bozmaz, ciddi bir ifadeyle) Sen sahte gerçeklerde yaşıyorsun Salih. Hayallerin, anıların, kafanda kurduğun onca şey... hepsi uyuşturuyor beynini. (Sesini yükseltir) Bu yapmaya çalıştığın şeyle elde ettiğin şey mutluluk olmaz, olsa olsa sahte mutluluk olur. Sahte gerçeklerin sahte mutluluğu... Gerçek mutluluğu sen asla... (Bir anda göğsüne bir ağrı saplanır ve göğsüne elini götürüp sessizleşir)
YAŞLI ERKEK: Bırak Feride'm bırak...Bunca şeyden geriye elimde bir sen bir de sahte mutluluğum kaldı. Bırak da sahte mutluluğumu yaşayayım... Bırak da yaşayayım...
Esenlikler...
Yorumlar
Yorum Gönder