When you are a free man...

   https://youtu.be/uBKngDIMfXc                                                                                     23.04.2023 03:38


  Bugün (daha doğrusu bu aralar) içten içe bir yalnızlık yaşıyorum. Etrafımda insanlar elbette var, iletişim halinde olduğum çok insan da var. Ama nedense yalnız hissediyorum. İnsan olmak cidden garip bir şey ya... Acaba bundan tam bir sene sonra bu saatte ne yapıyor olacağım, neler yaşamış neler hissetmişimdir kim bilir... 

  When you are a free man... Özgürlüğün benim için büyük bir anlamı var. Özgür olmak sanırım sahip olabileceğim en değerli şeylerden birisi. Ancak bir noktada özgür olmanı engelleyen geçmişim de var. Ne yaparsam yapayım tam manasıyla özgür olamayacağımı düşünüyorum. Ya geçmişimi kabullenip onunla birlikte olabildiğim kadarıyla özgür olacağım (ki sanırım bunu yapacağım ve yapıyorum) ya da kaderime sövüp sayarak özgürlükten uzak bir hayat yaşayacağım. Ama ne yaparsam yapayım insan olmanın getirdiği sınırlamaları aşamayacağım. Hissettiğim şeyler hep bir noktada beni manipüle edecek. Neyi isteyeceğime karar veren cidden ben miyim? Yoksa beynimde olup biten şeyler mi belirliyor neyi isteyip istemeyeceğimi? Neyse ne, en azından özgür olduğum yanılsamasına kapılmak beni mutlu kılıyor. İsteklerimin arkasındaki kişi ben de olsam, kontrolüm dışındaki iç güdülerim ya da hislerim de olsa sonuçta istediğim şeyi yapabilmek mutlu hissettiriyor. Bazen çok da kompleks düşünmemek gerektiğine inanıyorum. Yani göl kenarında oturan bir adam resmine bakıp da: Ressam burada ..........'ya değinmiş. demek saçma oluyor. Adam işte oturmuş göl kenarında kendince kafa dağıtıyor, ya da düşünüyor ya da dinleniyor. Çok fazla kompleks düşünmeye gerek yok. Hayatımızın anlamı için de sanırım bu böyle. Ya da sağlıklı kalmak için böyle olmalı... Yani ne bileyim çok düşündüm ve düşünüyorum. İnsanların konuşabilmesi, yaptığımız icatlar, inşa ettiğimiz şehirler... En basitinden aklımda kurguladığım şeyleri bu yazıyı okuyan herhangi birisine aktarabilmem... Bunlar oldukça inanılmaz şeyler aslında. Şu an bu yazıyı yazdığım bilgisayar bile ne inanılmaz bir şey düşününce... Bundan 50 bin yıl önce mağaralarda avcı toplayıcılıkla hayatta kalmaya çabalıyorduk. Şimdi ise şehirlerde bambaşka bir düzende yaşamaya çalışıyoruz. Bu arada konu açılmışken şunu belirtmek istiyorum: Bana göre insanlığın genel ve büyük problemlerinden birisi şudur: Vücutlarımız avcı toplayıcı yaşamda hayatta kalmak amacıyla evrimleşti, ancak bizler şu anda vücutlarımızı bambaşka şekilde kullanıyoruz. Bir çok iç güdümüzü baskılayarak medeniyetimizi inşa ediyoruz. Özetle kurduğumuz sistem, bizim tabiatımızla zıtlaşıyor. Bizler medeni şehir hayatına uygun değiliz. Bizlerden sonraki nesiller yavaş yavaş buna adapte olacak. Zamanla bu yönde evrimleşeceğiz muhtemelen. Ancak bizler geçiş aşamasındayız. Bu zıtlıkların getirdiği olumsuzluklarla bizler baş etmek zorunda kalıyoruz. Her neyse bu da torunlarımız için birer fedakarlık olsun :)

  Bilgisayarda yazı yazarken, yazıyı yazacağınız yerde bir çubuk olur ve yanıp söner ya; o çubuğa baktım birazcık. Seyrettim. Keşke demek istiyorum ama ne için de keşke diyeceğimi tam olarak bilmiyorum. Keşke bazı şeyler farklı olsaydı ama ne onu da bilmiyorum. Keşke...

  Az önce üç noktayı koymadan önce çok şey yazıp sildim, ama ciddi anlamda bilmiyormuşum ne için keşke diyeceğimi. Ya cidden hiçbir şey için keşke demek istemiyorum, ya da o kadar çok şey için keşke demek istiyorum ki hangisine demek istediğime karar veremedim. Ve ben hangisi yüzünden üç noktayı dolduramadığımı da bilmiyorum. O yüzden keşke daha çok şey bilseydim. 

  Yaşadığımız hayatları benim için saçma kılan bir diğer şey de tamamen şansa dayalı hayatlar yaşamamız. Yani ne bileyim, belki bir mahalle batıda yaşıyor olsaydınız; gittiğiniz okul, tanıştığınız kişiler, komşularınız, arkadaşlarınız... Hepsi bambaşka kişiler olacaktı. Ve sizin etkilendiğiniz kişiler de bambaşka olacaktı. O halde siz de bambaşka birisi olacaktınız. Ve tüm bunlar anne ve babanızın maddi durumuna bağlı. Hadi birisi iddia etsin ki bundan daha saçma bir şey var, sizce bu mümkün mü? Ya da mahalle değiştirmeye gerek yok, şu anki ebeveynleriniz değil de bir üst komşunuzun çocuğu olarak dünyaya geldiğinizi düşünün. Tüm hayatınız yeniden değişti. Ya da yerleştiğiniz okullar, rastgele yerleştiğiniz sınıflar... B şubesi yerine E şubesinde olsaydınız bugün bambaşka bir hayatınız vardı. Hadi inkar edin bu gerçeği. Hayatı iki kat daha saçma yapıyor bu. Yaşamlarımızın hiçbir şey ifade etmediği çıkarımını yapıyorum bu gerçeği ele aldığımda. Evet özel taraflarımız var, sosyal yaşantımızda; yaptığımız şeylerde vs. bizim özel olduğumuz bir gerçek. Herkes biriciktir, başka bir eşi yoktur. O yüzden düşüncelerimiz, sevdiğimiz şeyler, yaptığımız, zevk aldığımız şeyler hiç kimse ile bire bir aynı değildir. Ama öte yandan büyük tabloya bakınca da ha böyle olmuş ha şöyle... Ne farkı var ki? Yani ben çok zengin bir ailede doğmuş olsaydım, hayatta istediğim her şeye erişebilseydim... Ne farkı var ki şu an yaşadığım hayattan? Az çok 70 80 yıl sonra ölmüş olacağım (en iyimser senaryo). Özetle hayatlarımıza, hayatın içinden bakınca önemli ve özel yaşamlarımız var. Ancak dışarıdan bir gözle bakınca sadece kendi kapalı sistemimiz içerisinde devinip duruyoruz. Ha öyle ha böyle devinmişiz pek de bir şey fark etmez... Gerçi İnsanlığın kaderini değiştiren insanların hayatlarının farklı olması çok şey değiştirir ancak insanlığın kaderi farklı olsa ne fark eder? Diyelim ki araba hiç icat edilmemiş olsun, ne fark eder? Baktığımız zaman mahalle değiştirme örneğimizdeki ile aynı noktaya varıyoruz. Sadece yaşadığımız hayat değişir...

Şu aralar bir nevi ruhsal bunalım içerisindeyim diyebilirim ve bu hallerime çok şey borçluyum. Bu halim bittikten sonra dönüp bakacağım ve ne verimli zamanlarmış diyeceğim. İçimde yaşadığım bu sıkıntıdan bu şekilde yazarak kurtulmak hem felsefe yapmama olanak sağlıyor hem de bana iyi geliyor.

  Her neyse dostlar, nispeten daha iyi hissediyorum. Sanırım yatağıma girebilirim artık. Muhtemelen yatağa girince o huzursuzluk da gelecek ama idare etmek zorundayım. Ve özgürlüğümden alıkoyan bir zorundalık daha... When you are a free man şarkısını severim, umarım bir gün özgür birisi olabilirim. Esenlikler diliyorum. Ve umarım bir sene sonraki ben için işler düzelmiştir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ufak bir durum güncellemesi

13.03.2024 Genel durum değerlendirmesi ve güncelleme

Ütopya