Kayıtlar

Ufak bir durum güncellemesi

  Hayatımı boş geçirmek en son isteyeceğim şey. Hep şunu derdim: Ölmeden önce dönüp baktığımda "Vay be, güzel bir yaşam olmuş!" diyebilirsem dünyanın en mutlu insanı benimdir. Şu sıralar düzenli bir şekilde spor yapıyorum, dışarıda güzel vakit geçiriyorum, evde keza aynı şekilde güzel vakitler geçiriyorum. Sürekli bir şeyler yapıyorum ve düşünmeye pek fırsat bulamıyorum. Düşünmeye fırsat bulamayınca da hayattan aldığım zevk daha da artıyor (Aslında tam olarak böyle değil ama karmaşık bir konu olduğundan ayrıntıya girmek istemiyorum.). Şu aralar istediğim hayata yakın bir hayat yaşıyorum (maddi olarak değil manevi olarak) ve tamamen istediğim şekilde olması için çabalıyorum. Ama bu da biraz karmaşık olduğundan tam olarak başarılı mıyım bilmiyorum. Her neyse ufak bir durum güncellemesi yazayım dedim. Esenlikler...

Metroda aklıma gelen düşünce

Esenlikler dostlar, aklıma bir düşünce geldi paylaşmak istiyorum.  İnsanlar ilgi çekmeye çabalıyor değil mi? İstisnalar haricinde kim istemez bir sürü insanın hep bir ağızdan "vay be, ne iyi 'x' yapıyorsun" demesini?   Şimdi bu durumu düşündüm, insan neden ilgi odağı olmak istesin, bunun ne avantajı olabilir ki dedim. Cevap olarak aklımda şunlar canlandı: İnsanlar topluluğu etkileyen bir şey yapınca topluluktaki bireyler bu yeni "etkene" ilgi gösteriyor. İyi ya da kötü farketmeksizin topluluğu etkileyen bir olay olursa insanlar ilgi gösteriyor, ama çoğunlukla insanlar "iyi" etkileriyle ilgi çekmeyi hedeflerler.  Şimdi asıl fark ettiğim şeye geliyoruz: İnsanların ilgi çekme isteği bireysel gözükse de aslında toplum ilgi göstermek istiyor. Nasıl yani? Şu şekilde: Bir insan iyi bir şey yapınca toplumu da olumlu etkileyince topluluktaki insanların yaşamları daha kaliteli hale geliyor. Neticeyle de topluluktaki insanlar o kişinin yaptığı eyleme ve kişiy

Hislerim ya da durum değerlendirmesi?

   Selamlar :) Umarım iyisinizdir dostlar. Ben büyük oranda iyiyim, kötü olduğum o küçük oran da "Ya eğer iyi olduğum oranı elimde tutamazsam" düşüncesi. Bir yanım diyor ki: Hayır, işlerin kötüye gitmesi için bir sebep yok. Diğer yanım da tam tersini söylüyor. Ama neticede her insan öleceğini bile bile yaşamaya devam ediyor. Bu yüzden ben de en kötü ihtimale karşın yine de iyi olasılıkları düşünmeye devam edeceğim.   Bunun dışında dostlar genel olarak mutlu hissediyorum. Güzel şeyler de oluyor hayatımda :) Güzel şeylerin ilerlemesini durması ihtimali haricinde kötü hissettiğim ne var diye düşünüyorum, ve cevap olarak bir şey bulamıyorum. Üstelik uzun zamandır yapmak isteyip de "şimdi zamanı değil" diyerek geçiştirdiğim şeylere de vakit ayırıyorum artık. Bunun için de iyi hissediyorum. Tek kötümsü hissedeceğim şey sanırım şu: Şu sıralar gitar çalışmalarıma bir tık daha az zaman ayırıyorum ama içimden gelmiyorsa gelmiyordur. Fazla zorlamak istemiyorum kendimi. Nasıl i

Lost dizisi ve hayat arasındaki benzerlik

Selamlar dostlarım. Sizlere bir soru ile geldim: Lost dizisini izlemiş miydiniz? Eğer cevap hayırsa birazdan spoiler olaylara değineceğim. Ve eğer cevap evetse şunu fark ettim: Hayatlarımıza bakıp değerlendirince herkesin yaşadığı bir varoluşsal sancı dönemi oluyor. İnsanların davranışlarına bakıyorsunuz, sinemaya gidiyorlar, konserlerde eğleniyorlar, çalışıyorlar, birbirleriyle bir yerde oturup yaptıkları şeylerden bahsediyorlar. Ve derine gitmeyi hedefleyip "Neden?" sorusunu sorunca net bir cevaba ulaşamıyorsunuz. Ulaştığınız cevaplar inançtan öteye gidemiyor. Nesnel bir amaç yok. Şimdi bunu kabul ettiğimize göre bir sonraki aşamaya geçelim. Bu hakikati, nesnel bir amacı bilmediğimizde rahatsız hissediyoruz. "Yani her şey boşa mı?" sorusu ile karşılaşıyoruz. Ve bu davranışlarımızın ardındaki nesnel hakikati bulmak için çırpınıyoruz. Ancak gelin görün ki henüz insanlığın elinde nesnel bir hakikat yok bu konuda. Şimdi diyeceksiniz tüm bunların Lost dizisi ile alakas

Düşüncelerim (ayrıca geleceğe not :))

Selamlar herkese, az önce Almanya'daki insanlarla alakalı bir video seyrettim. Zaten birkaç gündür zamanımın çoğunu dizi izlemeye harcıyorum ve izlediğim dizi yabancı dizi. Her neyse Almanya hakkındaki bu videoyu izlerken genç birisini gördüm. Hafif Alman aksanıyla konuşuyordu, o sırada içimden ne şanslı Almanya'da doğmuş orada iyi bir hayata sahiptir diye geçirdim. Ancak tam o sırada kendi hayatımı sorguladım. Benim hayatım cidden o kadar kötü müydü? Ya da o kişinin hayatı düşündüğüm kadar iyi miydi? Aslına bakarsanız şuna inanıyorum: O kişi de eminim ki bazı şeyler görüp "Ne şanslı insan." diyordur. O kişi de eminim kendi hayatında problem yaşıyordur.   100 liralık bir ürünü 80 liraya indirirsem %20'lik bir indirim yapmış olurum. 100.000 liralık bir ürünü 80.000 liraya inidirisem de %20'lik bir indirim yapmış olurum. İşte aslında tüm olay buradaki gibi. Hayat şartlarımız, yaşadığımız hayatın kalitesi vs. değişebilir ancak olayları genele vurduğumuzda şunu gö

Değişen dünya üzerine

Örnek video: https://www.instagram.com/reel/Cr065jWM597/?igshid=MTc4MmM1YmI2Ng==     Selam dostlar, uzun bir şey yazmak niyetinde değilim. Dizi izliyordum (Lost) ve dizideki bir sahneden etkilendim. İnsanların 2005'teki yaşantıları ile şu anki yaşantıları ne kadar da farklı... Halbuki daha 20 sene olmamış bile. Yani batıdaki "sjw" grupları, insanların aşırı hızlı haz odaklı tüketime geçmesi, pandemi sonrası insanların edindiği yeni yaşam biçimi... Eskiden restoranlarda fiziksel menüler varken şu anda qr kod ile bu menülere ulaşıyoruz. Teknoloji insanların hayatına sanki biraz kontrolsüz hızlı girdi gibi geliyor bana. Toplumların değişme hızı kaplumbağa hızı iken şimdi 20 sene gibi kısa bir sürede bambaşka hayatlar yaşanabiliyor. Kaanflix isimli bir yayıncı var, bazen şakasına "iki dakika anlattığım şeye odaklanamıyorsunuz, subway surfers videosu açıp altta onu mu göstereyim" gibisinden bir şeyler söylemişti. Yani nereye gidiyoruz bilmiyorum. Bu bir noktada patla

Sanatçının özel hayatı eserini incelemekte önemli midir? Filozofun anlattığı ile yaptığı çelişirse ne olur?

Esenlikler diliyorum herkese, bugünkü konumuz "Bir filozofun ya da sanatçının davranışları onun eserlerini değerlendirirken ne ölçüde önem arz etmelidir?"  sorusu etrafında olacak. Direkt konuya giriyorum.    Dostlar öncelikle sorumu daha iyi anlayabilmek adına bir örnekle neyden bahsedeceğimize değineyim. Diyelim ki Einstein, Platon, Christopher Nolan ve Mozart birer katil ve tecavüzcü. Bu durumda bir Nolan filmi seyrederken, bir Mozart bestesi dinlerken, Platon'un eserlerini okurken ya da Einstein'in teorilerini kullanırken bu kişilerin kim olduğu ne derecede önemli olmalıdır?  Evet örneklerimle ne demek istediğimi daha açık bir şekilde anladığımıza göre birkaç olası cevap üzerine düşünelim. İlk olarak ele alacağımız cevabımız "Evet; bu kişiler özel hayatında genel ahlaka aykırı davranışlar sergilemiştir, bu yüzden de bu kişilerin ortaya koyduğu şeyleri değerlendirirken bunu da göz önünde bulundurmak elzemdir." olsun. Öncelikle düşünelim, bu cevabın temel