Kayıtlar

Tanrı ve Hilebazlığı

  Esenlikler... Bugünkü konumuz izlediğim bir canlı yayın tekrarında duyduğum bir düşünce üzerine olacak. Gerçekten enteresan bir bakış açısı olduğunu düşüneceksiniz. Sizleri baş başa bırakıyorum öyleyse, iyi okumalar.    Dostlar İslam anlatısına göre iblis insan yaratıldığı zaman Tanrı'ya karşı gelmiştir ve demiştir ki: Ben ateşten yaratıldım, o ise çamurdan. Ben ondan daha üstünüm ona secde etmem. Bunun üzerine Tanrı ile bir iddiaya girerler. İblis Tanrı'ya der ki: Ben bütün kullarını yoldan çıkaracağım, bana kıyamet vaktine kadar zaman tanı. Bunun üzerine Tanrı da insanlarına kendisine kulluk edeceğini, iblisin başarısız olacağını söyleyerek kabul eder teklifi. -Pürüzler olabilir hikayede, aklımdaki halini yazdım. Ancak az çok buna benzer bir hikaye var.-   Şimdi dostlar videodan edindiğim fikir şu: Nuh tufanını ya da Lut kavmi olaylarını ele alalım: Dünya o kadar kötü bir hale gelmişti ki, insanlar o kadar yoldan sapmışlardı ki Tanrı insanlar yoldan saptığı için insanlığın

Dünya hayatı ahiret hayatından daha değerli olabilir mi?

   Esenlikler dilerim herkese. Uzun zamanın ardından tekrardan selamlar. Birkaç gündür izlediğim bir dizi aracılığıyla (The Good Place) ölümden sonraki hayatı -eğer varsa- düşünüp duruyorum.    Biraz temelden gidelim istiyorum. Düşünelim: bir elması yolun kenarındaki sıradan bir taştan daha değerli yapan şey nedir? Evet, doğru cevap miktarıdır. Dünyada bolca çakıl taşı bulabilirsiniz mesela, ancak elmastan çok fazla bulunmadığı için elmas daha değerli bir taştır.   Şimdi şöyle düşünebilirsiniz "Bununla ahiret hayatının alakası nedir?". Dostlar soruyorum size: Büyük dinlerin anlatılarına göre dünyada yaptığımız şeylere göre ruhumuz sonsuza dek cehennemde ya da cennette kalacak değil mi? Evet. Peki bizlerin dünyada geçirdiği ortalama süre ne kadar? Günümüz için konuşacak olursak 75-80 yıl. Peki ahirette ne kadar zaman geçireceğiz? Sonsuz.    O halde kıyaslayalım: Dünyada sadece 80 yıla sahibiz, ama ahirette sonsuz yıla sahibiz. Dünyada sahip olduğumuz süre elmasa benzetilebilir

Yaşadığım bir etki

Bahsettiğim profili görme olayı şu kısmı görme:  https://bilisimbilgi.com/wp-content/uploads/instagram-kullan%C4%B1c%C4%B1lar%C4%B1n-profil-resimlerini-b%C3%BCy%C3%BCk-boy-nas%C4%B1l-g%C3%B6rebilirim-430x280.jpg    Esenlikler; uzun zaman oldu... Neyse ki hala yazabiliyorum, sadece şu aralar kendimi geliştirmeye odaklanmış durumdayım. Daha verimli yazabilmem için öncelikle kendimi daha çok geliştirmeliyim.   Her neyse, bugün sizlere kendimin deneyimlediği bir şeyden bahsetmek istiyorum. Şöyle ki: Bazen bir arkadaş grubunda vs. birisi Instagram'da kendi profilini açtığında çok garip şeyler oluyor. Kişi kendi telefonundan kendi profilini açıyor diyelim, bu durumda o kişiyle bağıntılı bir şeyi görmüş oluyoruz.   Daha açık konuşmaya başlayayım: Bizler kendi profillerimizi düzenliyoruz, emek harcıyoruz, kişiselleştiriyoruz. Ve profilimiz artık bizden bir parça/biz oluyor. Ve profilimizi çoğunlukla insanlarla paylaşmıyoruz (Profilimizi düzenleyebildiğimiz kısımdan bahsediyorum). Ben başka

hislerim yeni

https://youtu.be/70G4cZudpUA   Kırık... Bugün bir çok kez kendimi sorguladım. Bazı şeyler uzaktan çok küçük gözükebiliyor. Tıpkı bizden uzakta olan binlerce kilometre çapındaki meteorlar gibi. Büyüklüğünü gerçek anlamda kavrayabilmeniz için o meteorun Dünya'ya çarpması mı gerekiyor ille de? Sanırım körleşen bazı insanlar için gerekiyor. Çok garip hisler içerisindeyim. Gerçekten garip. İlk defa böyle bir şey hissediyorum ve tanımlayamıyorum. Sadece şuna benziyor: daha önce gördüğün birkaç renk bir araya gelip yeni bir renk oluşturmuşlar gibi. Ve sen bu rengi ilk defa görüyorsun.   Şu an tıpkı öyle hissediyorum. Birkaç tanıdık hissin karışımı ile oluşmuş yeni bir his. Bu hisse dair söyleyebileceğim tek şey şu: Rahatsız hissettiriyor, lütfen bunu üzerimden alın. Üzgünüm. Gerçekten çok üzgünüm. Kırgınım da. Birazcık da korkuyorum. Bilinmezlikten midir yoksa ölümden midir anlamıyorum. Bilmiyorum bir de. Sadece 5 saat bile yetiyor bazen bazı şeylere. Neler olacağını bilmiyorum. Bugünden

Hislerim falan bir şeyler işte

 https://youtu.be/5WixTi7Jnq4 döngüde bu şarkıyı dinleyerek yazıyorum.   Birkaç gün önce "Mr. Nobody" adında bir film izlemiştim. Nemo'nun annesi veya babası ile gitmesi onun hayatında bir sürü farklı senaryo oluşturuyordu. Bildiğiniz kelebek etkisi işte... Ve sanırım ben de bir kelebek gibi kanatlarımı çırptım. Bakalım hayatımın hangi noktasında bu çırptığım kanatlardan çıkan rüzgar fırtına olarak dönecek bana. Çok garip hissediyorum. Ve şu an cesaretim olsa bir dakika bile fazladan yaşamam. Çünkü her şey o kadar anlamsız geliyor ki bana. Tüm hissettiğim iyi ya da kötü şeyler beynimde gerçekleşen kimyasal tepkimelerle oluşuyor. Yapay olarak bazı tepkimeleri gerçekleştirdiğimizde mutlu hissedebiliyoruz. Her şey sadece birkaç kimyasal tepkime...   Biz sadece bizden ibaretiz. Kafamızdaki tepkimelerden ibaretiz... Biyolojik olarak bir amacımız var. O da hayatta kalıp üremek. E insan durduk yere neden bunu yapsın ki? Değil mi? Hayatta kalmak ve üremek; bize, bizleri mutlu his

Pireyi Deve Yapmamak (Denemem)

  Durun! Etrafınıza bakın. Sadece bakmakla yetinmeyin, görün etrafınızı. Durup inceleyin çevrenizi. Gözleyin insanları, hayatlarını, yaşadıklarını, hislerini... Bir durum hikayesi okuyormuşçasına bakın etrafınıza. Davranışları düşünün. "Bir insan diğerine neden kötü davranma ihtiyacı duyar ki?" diye sorun kendinize, gördüğünüz kötü davranışlar için.   Sahi, neden kötü davranır ki insanlar birbirine? Cevap basit aslında, çıkarlar... En basitinden bir trafik tartışmasını görelim birlikte. Diyelim ki bir adam diğeriyle yol verme tartışmasına girdi. Her iki taraf da önceliğin kendisine tanınmasını istiyor. Bu noktada da tartışmalar meydana geliyor. Şimdi bir değerlendirelim: İki taraf da önceliği, zaman kazanmak için istiyor. Sonra da durup tartışıyorlar. Aslında ufak bir zaman kazancı için tartışmada uzunca zamanlarını kaybediyorlar. Ne saçmalık ama! Tartışmaya girmeden önce durup düşünseler "Şimdi tartışsam zamanım boşa gider." deseler, sadece karşıdakine yolu verip k

Adalet Ağaoğlu Tombala Oyunu, Alternatif Metin

  Esenlikler; umarım hayatınızda her şey güzel gidiyordur. Benim bu aralar her şey ama her şey çok güzel. Her neyse bir ara yazarım hislerimin yeni versiyonunu. Şimdi sizlere edebiyat kitabımdaki bir etkinlikte yazdığım şeyleri okutacağım. Bu metinin işaretli kısmı kitapta verildi, kalan kısımın bizim tarafımızdan tamamlanması istendi. Hadi başlayalım. Genel olarak bu şarkıdaki ruh halinde yazdım bunları: https://www.youtube.com/watch?v=SKBwFJ4hqec TOMBALA (Bir oda. Sağ dipte bir kapı. Mutfağa açılır. Geride dar, uzun bir pencere. Solda bir başka kapı. Odanın bütün eşyası eski, yıpranmış. Pencerede yeşili solmuş bir perde. Altındaki dantel perde ise bir zamanlar öğünülecek denli güzelmiş. Şimdi sararmış, yer yer dökülmüş. Pencerenin solunda bir büfe. Üstünde irili ufaklı çerçeveler içinde kız, erkek genç kişilerin fotoğ- rafları. Bebeklik fotoğrafları vb. Duvarlarda yine çeşitli yaşlarda aynı kişilerin fotoğrafları. Büfenin önünde, sahnenin ortasına doğru oldukça geniş, on kişi alabile