Kayıtlar

hislerim yeni

https://youtu.be/70G4cZudpUA   Kırık... Bugün bir çok kez kendimi sorguladım. Bazı şeyler uzaktan çok küçük gözükebiliyor. Tıpkı bizden uzakta olan binlerce kilometre çapındaki meteorlar gibi. Büyüklüğünü gerçek anlamda kavrayabilmeniz için o meteorun Dünya'ya çarpması mı gerekiyor ille de? Sanırım körleşen bazı insanlar için gerekiyor. Çok garip hisler içerisindeyim. Gerçekten garip. İlk defa böyle bir şey hissediyorum ve tanımlayamıyorum. Sadece şuna benziyor: daha önce gördüğün birkaç renk bir araya gelip yeni bir renk oluşturmuşlar gibi. Ve sen bu rengi ilk defa görüyorsun.   Şu an tıpkı öyle hissediyorum. Birkaç tanıdık hissin karışımı ile oluşmuş yeni bir his. Bu hisse dair söyleyebileceğim tek şey şu: Rahatsız hissettiriyor, lütfen bunu üzerimden alın. Üzgünüm. Gerçekten çok üzgünüm. Kırgınım da. Birazcık da korkuyorum. Bilinmezlikten midir yoksa ölümden midir anlamıyorum. Bilmiyorum bir de. Sadece 5 saat bile yetiyor bazen bazı şeylere. Neler olacağını bilmiyorum. Bugünden

Hislerim falan bir şeyler işte

 https://youtu.be/5WixTi7Jnq4 döngüde bu şarkıyı dinleyerek yazıyorum.   Birkaç gün önce "Mr. Nobody" adında bir film izlemiştim. Nemo'nun annesi veya babası ile gitmesi onun hayatında bir sürü farklı senaryo oluşturuyordu. Bildiğiniz kelebek etkisi işte... Ve sanırım ben de bir kelebek gibi kanatlarımı çırptım. Bakalım hayatımın hangi noktasında bu çırptığım kanatlardan çıkan rüzgar fırtına olarak dönecek bana. Çok garip hissediyorum. Ve şu an cesaretim olsa bir dakika bile fazladan yaşamam. Çünkü her şey o kadar anlamsız geliyor ki bana. Tüm hissettiğim iyi ya da kötü şeyler beynimde gerçekleşen kimyasal tepkimelerle oluşuyor. Yapay olarak bazı tepkimeleri gerçekleştirdiğimizde mutlu hissedebiliyoruz. Her şey sadece birkaç kimyasal tepkime...   Biz sadece bizden ibaretiz. Kafamızdaki tepkimelerden ibaretiz... Biyolojik olarak bir amacımız var. O da hayatta kalıp üremek. E insan durduk yere neden bunu yapsın ki? Değil mi? Hayatta kalmak ve üremek; bize, bizleri mutlu his

Pireyi Deve Yapmamak (Denemem)

  Durun! Etrafınıza bakın. Sadece bakmakla yetinmeyin, görün etrafınızı. Durup inceleyin çevrenizi. Gözleyin insanları, hayatlarını, yaşadıklarını, hislerini... Bir durum hikayesi okuyormuşçasına bakın etrafınıza. Davranışları düşünün. "Bir insan diğerine neden kötü davranma ihtiyacı duyar ki?" diye sorun kendinize, gördüğünüz kötü davranışlar için.   Sahi, neden kötü davranır ki insanlar birbirine? Cevap basit aslında, çıkarlar... En basitinden bir trafik tartışmasını görelim birlikte. Diyelim ki bir adam diğeriyle yol verme tartışmasına girdi. Her iki taraf da önceliğin kendisine tanınmasını istiyor. Bu noktada da tartışmalar meydana geliyor. Şimdi bir değerlendirelim: İki taraf da önceliği, zaman kazanmak için istiyor. Sonra da durup tartışıyorlar. Aslında ufak bir zaman kazancı için tartışmada uzunca zamanlarını kaybediyorlar. Ne saçmalık ama! Tartışmaya girmeden önce durup düşünseler "Şimdi tartışsam zamanım boşa gider." deseler, sadece karşıdakine yolu verip k

Adalet Ağaoğlu Tombala Oyunu, Alternatif Metin

  Esenlikler; umarım hayatınızda her şey güzel gidiyordur. Benim bu aralar her şey ama her şey çok güzel. Her neyse bir ara yazarım hislerimin yeni versiyonunu. Şimdi sizlere edebiyat kitabımdaki bir etkinlikte yazdığım şeyleri okutacağım. Bu metinin işaretli kısmı kitapta verildi, kalan kısımın bizim tarafımızdan tamamlanması istendi. Hadi başlayalım. Genel olarak bu şarkıdaki ruh halinde yazdım bunları: https://www.youtube.com/watch?v=SKBwFJ4hqec TOMBALA (Bir oda. Sağ dipte bir kapı. Mutfağa açılır. Geride dar, uzun bir pencere. Solda bir başka kapı. Odanın bütün eşyası eski, yıpranmış. Pencerede yeşili solmuş bir perde. Altındaki dantel perde ise bir zamanlar öğünülecek denli güzelmiş. Şimdi sararmış, yer yer dökülmüş. Pencerenin solunda bir büfe. Üstünde irili ufaklı çerçeveler içinde kız, erkek genç kişilerin fotoğ- rafları. Bebeklik fotoğrafları vb. Duvarlarda yine çeşitli yaşlarda aynı kişilerin fotoğrafları. Büfenin önünde, sahnenin ortasına doğru oldukça geniş, on kişi alabile

Deneme yazım

  Çağımız... Her şey ne kadar da hızlı değil mi? Popüler şeyler artık hızlı tüketim temelli. Bu hız... Hayat nehrindeki hızımızı daha da arttırıyor. Sürekli olarak bir şeyler yapmak zorunda kalıyoruz. Geride kalamayız çünkü. Artık çok az kişi durup akan nehre, suya, etraftaki ağaçlara bakabiliyor. Herkes kapılmış gidiyor. Bu durumda yaşamamızın ne anlamı kalıyor ki? Nehrin akıntısı canlı cansız ayırmaksızın içindeki her şeyi sürüklüyor bir yerlere. Durup da nehre, suya, etraftaki ağaçlara bakamayacaksak ne farkımız kalıyor ki nehirdeki yapraktan?  Bugün uzunca süre bir şey yapmadım. Ne okudum, ne yazdım, ne de herhangi bir şey yaptım. Durdum, camdan dışarıya baktım. İnsanlara, bulutlara, gökyüzünün maviliğine... Sonra aklıma ne geliyorsa onu düşündüm. Düşünceden düşünceye atlayıp durdum. Bazense düşün(e)medim bile. Etrafımı yeni doğmuş bir bebek gibi incelemeye başladım. Alıştığımız çoğu şey... Neden normal olan bu olsun ki? Neden normal diye bir şey olsun ki? Anlayamadığımız ne çok şe

Kapitalizm üzerine

  Kapitalizm... Tüketim... İhtiyacımız olmasa bile kaoitalizm bizlere ihtiyaçlar yaratıyor. Kapitalizm kendisini pazarlamayı başarmış. Güzel de bir propaganda yapmış. En sonunda "ideal" olarak gözüken bir sisteme dönüşmüş (en azından çoğunluk için). Genel olarak kendisini kabul ettirmiş yani. Peki ya bu sistem etik ve ideal değilse?   Mesela bizlerin mutlu olması için yeni bir ürün satın almak yeterli oluyor. Sırf bu mutluluğu yaşamak için ürün almaya bağımlı olan insanlar var -ki bazıları farkında bile değil-... Aynı şekilde reklamcılık vs... İnsanların duygularını isteklerini analiz ediyorlar, kategorileştiriyorlar. Her insana isteklerine göre reklamlar gösteriyorlar. Kişi normalde o ürünü almayacaksa bile ya da ihtiyacı yoksa bile reklamlar neticesinde alma gereksinimi duyuyor. Yani manipüle ediyorlar!   Ve büyük patronların umurlarında olan tek şey para. "Neden bu kadar hırslılar" diye soracak olursanız cevap basit: Kim daha çok hırslı olursa o daha çok para kaz

Yazıyorum

 Şu aralar yazıyorum, ancak buraya aktaracak vaktim olmuyor. Bir ara aktarırım, iyi günler.